ADRENAL KİTLE (BÖBREKÜSTÜ BEZİNDE KİTLE)

Böbreküstü bezi (adrenal bez) nedir, nasıl çalışır?

Böbreküstü bezi (adrenal bez), karın  içinde böbreğin hemen üzerinde yer alan, vücudumuzdaki  hormon salgılayan bezlerden birisidir. Her böbreğin üzerinde birer tane olmak üzere, vücutta iki tane böbreküstü bezi bulunur. Salgıladıkları hormonlarla vücut için yaşamsal önem taşıyan adrenal bezler, iki katmandan oluşur ve bu katmanlar farklı fonksiyonlara sahiptir. Dış kabuk katmanı (korteks) ve iç kısımdan (medulladan) oluşur. Dış tabakadan kortizol, aldosteron ve androjen hormonları üretilir. Kortizol hormonu vücudu, hastalıklar, travma, yaralanmalar gibi stres durumlarına hazırlar, kan şekerinin ve kan basıncının düzenlenmesinde görev alır. Aldosteron hormonu, vücut su ve tuz dengesinin kurulmasını sağlar. Kan basıncını, kan hacmini ve potasyum düzeyini dengeler. Androjenler ise bir çeşit cinsiyet hormonudur. Medulla olarak adlandırılan iç tabakadan adrenalin ve noradrenalin hormonları salgılanır. Bu hormonlar fiziksel yada duygusal stres, heyecanlanma gibi durumlarda kan basıncını ve kalp hızını artırır, beyine ve kaslara daha fazla kan ve oksijen gitmesini sağlar. Sonuç olarak böbreküstü bezlerinden salgılanan hormonlar oldukça karmaşık yollar ile vücudun tüm sistemlerini etkiler.

Böbreküstü bezinde kitle nasıl tespit edilir, önemi nedir?

Böyle karmaşık bir sistemde bazı bozukluklar olabilir, hormonal yetmezlik ya da fazla hormon salınışına bağlı hastalıklar ortaya çıkabilir. Vücudun her organında olabileceği gibi bu bezlerde de kitle yada kitleler oluşabilir. Günümüzde görüntüleme yöntemleri yaygınlaşmış ve kolay ulaşılır hale gelmiştir. Herhangi bir nedenle çekilen ultrason, tomografi veya MR gibi görüntüleme tetkiklerinde rastlantısal olarak bu bezlerde kitleler saptanabilir.  Genellikle tek bir bezde olabildiği gibi her iki bezde de bulunabilir. Bu kitleler çoğu zaman iyi huyludur ve adenom olarak adlandırılırlar. Adrenal adenomların neden oluştukları bilinmemektedir ancak nadiren bazı kalıtsal hastalıklarla birlikte görülebilir. Tüm yaş gruplarında görünmekle beraber sıklıkları yaşla beraber artar. Genellikle küçüktürler; nadiren boyutları 4 cm’yi geçebilir. Adenomların çoğu sessiz masum kitlelerdir ancak büyük boyuta olanlar yan ağrısına neden olabilirler. Çok nadir olarak adenom içine kanama oluşabilir ve bu hafif sırt ya da yan ağrısına yol açabilir. Adrenal adenomların %85’i fonksiyonsuzdur fakat bir kısım hastada, fazla hormon salgılamasına neden olurlar. Salgıladıkları hormonun özelliklerine göre vücutta değişikliklere yol açıp, klinik bulgular oluştururlar. Fonksiyonel bir adrenal adenom tedavi edilmezse, bunun ciddi sonuçları olabilir.

Böbreküstü bezinde kitle hangi hastalıklara neden olabilir?

Eğer bir adenom aşırı "kortizol" hormonu üretiyorsa, "Cushing sendromu" denilen hastalık ortaya çıkar. Bu hastada kilo artışı vardır, vücut yağ dokusunun dağılımı değişir. Yağ dokusu göbek çevresinde, yüzde ve ensede toplanır, karında kırmızı renkli geniş çatlaklar oluşabilir. Vücutta kolayca morluklar oluşması, yara iyileşmesinde gecikme ve adet düzensizliği gibi belirtiler gelişir. Böbreküstü bezinde adenom saptanan tüm hastalar bu değişiklikler açısından değerlendirilmeli ve kortizol hormonu aşırı yapımı için kan testleri ile incelenmelidir.

Böbreküstü bezindeki adenomdan aşırı salgılanabilecek bir diğer hormon aldosterondur. Aldosteron üreten adenom, Conn sendromu olarak adlandırılan bu hastalıkta, kan basıncı yüksekliği, potasyum düşüklüğü ve kas krampları görülebilir. Beklenenden daha erken yaşta hipertansiyon tanısı olan hastalarda akla gelmelidir. Adrenal adenomu saptanan ve beraberinde hipertansiyon tanısı olan hastalar yapılacak kan tahlilleri ile bu açıdan değerlendirilir. Adrenal bezin dış katmanından kaynaklı adenomlar son olarak erkek cinsiyet hormonları aşırı üretimine neden olabilir. Bu hastalarda, androjen üretimine bağlı sivilce ve kadınlarda kıllanma gibi belirtiler görülebilir.

Adenomlar daha nadir olarak adrenal bezin iç katmanından köken alabilirler ve bu durumda adrenalin ve noradrenalin hormonlarının aşırı salınması söz konusudur. Feokromasitoma adı verilen bu hastalık kan basıncı yüksekliği ile ilişkilidir, ancak 1000 hipertansiyon hastası içerisinden yalnızca 1’inde görülür. Tansiyon yüksekliği sürekli olabileceği gibi ataklar halinde de görülebilir. Ataklar sırasında; çarpıntı, terleme, baş ağrısı, yüzde solukluk-kızarıklık, tansiyon yükselmesi veya düşmesi gibi şikayetlere neden olabilir. Bazen hiçbir şikayete neden olmayıp sadece adenom nedenli yapılan tetkiklerde saptanabilir. Bu nedenle adrenal bezde adenom saptanan tüm hastalar bu açıdan değerlendirilir. Çoğu iyi huylu olmakla birlikte, aşırı salınan hormon sonucunda hastada tehlikeli yüksek tansiyon atakları ile seyredebilir ve tedavi edilmediğinde ölümcül olabilir.

Adrenal  Kitlelerde Görüntüleme Yöntemleri

Görüntüleme yöntemleri (MR ve bilgisayarlı tomografi) ile belirlenen kitlenin radyografik özellikleri, iyi ve kötü huylu kitleleri ayırmada oldukça yardımcıdır. Varsa önceki görüntülemelerle karşılaştırması da oldukça önemlidir, zira yıllar içinde değişme göstermemiş kitlelerin kanser olma ihtimali oldukça zayıftır. Adrenal bezdeki kitlenin boyutu da önemlidir, tipik adenomlar çoğunlukla 3 cm. den küçük kitlelerdir. 6cm. den büyük kitlelerin adenom dışı bir tümör, hatta kanser olma riski yüksektir.

Böbreküstü bezinde kitle nasıl tedavi edilir?

Adrenal adenom saptandığında hastanın endokrinoloji uzmanlarınca takibi ve hormonal aktivite açısından değerlendirilmesi gerekir. Aşırı hormon üretimi açısından hastanın değerlendirilmesi bir seri testin yapılmasını gerektirir. Bu testlerin planlanması aşamasında hastanın kullandığı bazı ilaçlar, örneğin doğum kontrol ilaçları, hekim kontrolünde kesilir. Ayrıntılı öykü ve muayene sonrası idrar ve kan analizleri ile ilk seri testler yapılır. Şüphe halinde ileri dinamik kan ve idrar incelemeleri sürdürülür. Bu incelemeler sırasında kitlenin radyolojik özellikleri de değerlendirilir.

Hormon üreten (fonksiyonel) adrenal adenomların tedavisi etkilenmiş olan adrenal bezin cerrahi olarak çıkartılmasıdır (adrenalektomi). Cerrahi için hastanın özelliklerine göre başta laparoskopik cerrahi  olmak üzere, geleneksel açık cerrahi ve son dönemlerde daha sık kullanılmaya başlanan robotik cerrahi uygulanabilir. Hormon üretmeyen adenomların büyük kısmı tedavi gerektirmezler ve yalnızca periyodik olarak MR veya tomografi ile takip edilirler. Takipte büyüme saptanmaz ise tedaviye ihtiyaç olmaz. Başlangıçta büyük olan yada takipte boyut artışı saptanan ve MR'da şüpheli görünüm veren tüm kitleler, adrenal kanser olasılığına karşı cerrahi olarak tedavi edilmelidir.

Adrenal adenomlu hastanın klinik gidişi iyidir. Hormon salgılayanlar bile erken tanınıp zamanında cerrahiye verildikleri için sıkıntı oluşturmazlar. Hormon salgılamayan adrenal adenomlar ise yıllar içinde büyüseler bile nadiren baskı yapacak boyuta ulaşırlar; dolayısıyla bunların yıllarca takibi de gerekmez. Bununla beraber baştan fonksiyonsuz görünen adenomların zaman içinde fonksiyon kazanma olasılıkları az da olsa vardır; bu nedenle tüm fonksiyonsuz adenomların en az beş yıl süreyle yılda bir kez hormonal açıdan endokrinoloji hekimi tarafından değerlendirilmeleri önerilmektedir.